Tweetle

Geleceğin öncüsü...

CHP, İnönü ve Camiler

CHP, İnönü ve camiler
Uzun zamandır yazmak için araştırma yaptığım, bugünlerde çokça dile getirilen bir söylev var, "CHP cami yıktırdı, camileri sattı, ahır yaptı, otel yaptı hatta kiraladı!" diye. Bu söylevleri dile getirenler, başta Başbakan Erdoğan ve AKP milletvekilleri net bir biçimde Mehmet Şefket Eygi'nin kitabı Cami Kıyımı'ndan etkilenmişler. Ancak etkilendikleri tek kısım camilerin CHP tarafından yıkıldığı yazılan yerler olmuş ki, bu söylevlerin hiçbirinde M.Şefket Eygi'nin "Cami kıyımı 1950-60 arasında da devam ederek yol açma bahanesiyle nice tarihi caminin temellerine kadar yıkılmasına sebep oldu." sözüne rastlayamayız. Yaptığımız araştırmalar sonucunda gördük ki, bize anlatılanın aksine cami yıktıran CHP değil DP'ymiş! Bir sonraki başlıkta bu konuyu inceleyeceğim ancak şimdi CHP cami yıktırdı mı, buna bakalım.

1- Tarihi camiler ahır yapıldı(!)
Başbakan Erdoğan 24 Nisan 2012'de "Bu ne insafsızlık, Seferihisar'da tarihi cami ahır yapılmış!" başlıklı haberin küpürünü göstererek, CHP'nin camileri ahır yaptığını iddia etmiştir. O cami Seferihisar'ın Hereke(Düzce) köyündeki tarihi Kasım Çelebi Camii'dir. Düzce, Osmanlı döneminde nüfusunun yüzde 60'ı-yüzde 70'i Rumlardan oluşan bir köydür. İşgal sırasında köyde neredeyse hiç Türk kalmamıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında bu köy yakılıp yıkılmıştır. Müslüman halk buradan göç etmek zorunda kalmış, 1922'de ise İzmir'in kurtuluşuyla yeniden Müslüman halk evine dönmüştür. Yunan işgal orduları Anadolu'daki birçok cami gibi Hereke köyündeki o camiyi de tahrip ederek ahır haline getirmiştir.
1936 tarihli haber küpüründe ise şunlar yazmaktadır, "Seferihisar'ın Hereke Köyü'nde bir cami tahrip edilmiş ve ahır haline getirilmiştir. Müze müdürü tahkikat yapmıştır. Verdiği malumata göre, kütüphane ve medresesi vardır. Kütüphanesinde eser kalmamıştır. Evren oğullarından Kasım tarafından inşa ettirilmiştir. Üstündeki Arapça yazıya göre 641 yıllık olduğu anlaşılmıştır. Osmanlı-Türk stilindedir. Tahribata rağmen, geriye kalan kısmı muhafaza edilirse, kıymettir."
Yani camiye zarar veren CHP değil, Yunan Vandallığıdır!

2- Bu tez nereden geliyor ?
CHP'nin camileri kapattığı,ahır yaptığı gibi tezlerin kaynağı Mehmet Şevket Eygi'dir. Prof. Ali Fuat Başgil, yabancı bir ülkede yayımladığı 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri adlı kitabında, Cumhuriyet devrinde Türkiye'de Müslümanların camiye korkarak ve ancak iki taraflarına bakınıp, kimseler görmeden gitmeye çalıştıklarını yazmıştır. Bu ve benzeri iddialara İsmet İnönü 1966 yılında, " Benim dönemimde camiler kapatılmamıştır..." diyerek cevap vermiştir. İnönü'nün bu açıklaması üzerine, CHP'yi ve İnönü'yü din düşmanı gösterip halkın gözünden düşürmek isteyenler hemen harekete geçmiştir.
Şeriatçı yazar Mehmet Şevket Eygi, 1966 yılında Yeni İstikbal gazetesinde bir çağrıda bulunarak, "CHP döneminde yıkılan, satılan, kiraya verilen, depo ve ahır yapılan camiler hakkında resim, yazı ve bilgi" göndermelerini istemiştir. Gelen yazıların bir kısmını yine bu gazetede yayınlamıştır. Eygi, bu konuyu 2003 yılında "Yakın Tarihimizde Cami Kıyımı" adıyla kitaplaştırmıştır. Kitabın başlığının altında, "Kapatılan, satılan, yıkılan, kiraya verilen, depo yaptırılan, CHP ocağı, saz ve içki evi, spor kulübü lokali haline getirilen, müzeye dönüştürülen binlerce mabedin hazin hikayesi" şeklinde bir ibare vardır. Erdoğan, 24 Nisan 12'deki konuşmasında, " 19 Ekim 1966'da Yeni İstikbal gazetesi, İnönü'nün yalanlarına karşı vatandaşı ispata çağırıyor" diyerek kaynağının Eygi olduğunu açıklamıştır.
Peki Mehmet Şevket Eygi kimdir? 16 Şubat 1969'da İstanbul'a gelen ABD'nin 6.filosunu karaya çıkarmayıp Türkiye'den kovmayı düşünen antiemperyalist üniversite gençliğine karşı, sahibi olduğu Bugün gazetesiinde kıştırtıcı yazılar kaleme almış, bu yazılardan etkilenen Müslüman gençler ABD'nin 6.filosuna karşı çıkan antiemperyalist gençlere satırlarla,sopalarla saldırarak 2 kişinin ölümüne sebeğ olan Kanlı Pazar olaylarındaki baş aktördür. Eygi, "Tarihimizin en kara günü: Beyazıt Kulesi'ne kızıl bayrak çekildi", "Kızılcıklar dün de tehdit ve tecavüze devam etti", "Namaza davet", "Kızılları boğmanın vakti geldi" gibi manşetlerle Müslüman gençleri kışkırtmıştır. Yani CHP'yi cami kapatmakla suçlayan Eygi gerçek bir cami istismarcısıdır!

3- CHP'nin cami politikası: İhtiyaç kadar cami
Türkiye'de özellikle 16.yüzyıldan halifeliğin Osmanlı'ya geçmesinden sonra Arap-Emevi İslam anlayışı hakim olmaya başlamıştır. Bu anlayış doğrultusunda camiler din istismarının en önemli sembolü haline getirilmiştir. Örneğin 19.yüzyılın sonunda, 20.yüzyılın başında okulu, hastanesi olmayan çok sayıda Anadolu köyü varken, camisi olmayan Anadolu kenti yok gibidir. Nitekim Osmanlı'nın son zamanlarda 1910 yılında "camilerin tasnifine" karar verilmiş, cami envanteri düzenlenerek ihtiyaç fazlası camilerin belirlenmesi gündeme gelmiştir.
1927 yılında Türkiye'de 14.425 okula karşın, 28.705 cami vardır! Bu nedenler 17 Nisan 1927 tarihli 1011 sayılı Bütçe Kanunu'nun 14.maddesine göre, ülkede ne kadar cami ve ne kadar din görevlisine ihtiaç olduğunun 31 Mayıs 1928 tarihine kadar belirlenmesi istenmiştir. İhtiyaç fazlası camilerin belirlendiği 1928'de, Türkiye'nin 14 milyon nüfuslu bir ülke olduğu dikkate alınırsa 28.705 caminin ihtiyaca göre gerçekyen fazla olduğu oryaca çıkmaktadır. 
Tarihi cami kıyımını birazdan da anlatacağım üzre CHP değil DP yapmıştır. Belirlenen ihtiyaç fazlası camiler tasnif edilmiştir. Yanmış yıkılmış, asırlarca ihmal edilmiş bir enkazın yokluk ve yoksulluk içinde kıvranan savaş yoksunu bireyleriyle cumhuriyeti kuranlar aşırıya ve lükse değil, gerçek ihtiyaçlarla uğraşmışlardır. İhtiyaç fazlası camiler belirlendiğinde başka amaçlar için kullanılmıştır.

4- Evet, İnönü bazı camileri depo yaptı, kapılarına kilit vurdu!
Erdoğan'ın iddialarından biri olan bu iddia gerçektir! İnönü 1939-1946 yılları arasında bazı camileri depo yapmış ve hatta kapılarına kilit vurmuştur! Evet şu anda şaşırmaktasınız. Ama bunların gerçek sebebi cami düşmanlığı değil, aksine İnönü'nün dinibe olan bağlılığını gösterir!
Şöyle ki: İsmet İnönü, 2.Dünya Savaşı'nın devam ettiği 1939-1946 yılları arasında, ülkemize yönelik muhtemel bir saldırıda, camilerin hedef alınmayacağını düşünerek, müzelerimizdeki tarihi ve dini değeri olan eserleri, zarar görmemeleri için, Anadolu'daki bazı camilere koydurarak koruma altına almıştır. Evet, İnönü, 1939-1946 yılları arasında bazı camileri depo yapmıştır, ancak bu depolar, Kutsal emanetler, Hz Muhammed'in sancağı, kılıcı, hırka-i saadeti,Hz Osman'ın kanlı Kur'an-ı Kerim'i gibi dinsel ve tarihsel değeri olan eşyaların deposudur. Topkapı Sarayı'ndaki kutsal emanetler, bu emanetleri korumakla yükümlü bazı görevlilerle birlikte Niğde'ye götürülerek, Niğde'deki bazı camilere konulmuştur. Böylece bu camilerin kapısına kilit vurulmuş ve depo yapılmıştır. Çünkü İnönü bu kutsal emanetlerin korunmasına çok büyük önem vermiştir.
İnönü'nün isteğiyle dönemin hükümeti bu konuda çok titiz davranmıştır. Örneğin 21 Ağustos 1944 tarihli bir kararla, "Milli Saraylardan Divriği'deki Ulu Camii'ye korunması için konulan kıymetli eşya, caminin kubbeleri aktığı için korunamayacağından süratle caminin tamiratının yapılmısı istenmiştir."( Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Sayı: 6061, Dosya: 25945)
Yine Kurtuluş Savaşı zamanında da bazı camilerin kağısına kilit vurulmuş, kıymetli eserler burada saklanmıştır ve kapılarına nöbetçi dikilmiştir. Örneğin 14 Haziran 1923 tarihli bir belgeye göre, "Kıymetli eşyanın olduğu camiyi bekleyen tabur ile kıta atasındaki haberleşmeyi sağlayan telefon hattının bozulduğundan" söz edilmiştir.(Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Sayı: 6062, Dosya: 25945)

Bu nedenle bir Müslümana düşen görev burada İnönü'yü kınamak değil, ona teşekkür etmektir.
Şimdi, Necati Karakaya'nın Tufan Türenç'e gönderdiği mektubu okuyalım:

"28 Şubat 2008, Büyük Millet Meclisi’nde CHP’li bir milletvekili konuşma yapıyor. Mehmet Ali Şahin Bakan koltuğundan bağırıyor. ‘Haydi, Haydi! Biz sizin nerelere kilit vurduğunuzu çok iyi biliriz.’ Bununla ‘siz camilere kilit vurdunuz’ demek istiyor... 1950 yılından itibaren Anadolu’nun dolaştığım her köşesinde bu iftirayı duydum. Gerçek şudur. 1942 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın en alevli günlerinde Hitler’in orduları sınırımıza dayandı. Türkiye’ye girip girmemekte kararsızlardı. İsmet Paşa Trakya’da Çakmak hattını kurmasına rağmen İstanbul’un bombalanacağını tahmin ediyor bu nedenle de savunmayı Ankara’nın dışında yapmayı düşünüyordu. İstanbul’daki saraylarda ve müzelerde bulunan tarihi eşyaları, zarar görmemeleri için Alman uçaklarının menzil dışında kalan bölgelerdeki camilere koymayı düşündü. İsmet Paşa düşmanın camileri bombalamayacağını biliyordu. O nedenle bütün saray eşyalarını, padişahların tahtlarını, mücevherleri, kutsal emanetleri, Hazreti Muhammed’in sancağını, kılıcını, Hırkai Saadeti, Hazreti Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerimi’ni, Atatürk’ün Samsun’da çıktığı tahta iskeleyi, müzelerde ne varsa tümünü tam 48 vagona yerleştirterek Niğde’ye gönderdi. Bu değerli eşyaları korumak için Topkapı Sarayı İkinci Müdürü Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde’ye gitti. Eşyalar ve görevliler, tehlike tamamen geçene kadar Niğde’de kaldılar. Bu değerli eşyalar Niğde’de 3 camiye yerleştirildi. Camilerin etrafına nöbetçi askerler yerleştirildi. 28 Ocak 1943 günü İnönü Adana’da Churchill ile buluşmak üzere Ankara’dan trenle yola çıktı. Tren Niğde’de durdu ve uzun süre bekledi. İsmet Paşa tarihi eşyaları görmek üzere 3 camiyi de teftiş etti. Özellikle Atatürk’ün Samsun’a çıktığı tahta iskeleyi görmek istiyordu. Saruhan Camii’ne gitti ve Tunabek’e sordu: ‘Asker nöbetini aksatmıyor, camilere kimseyi almıyor değil mi? Gözüm arkada kalmasın’ dedi."

İşte bu çirkin iftiranın gerçek yüzü böyle!

4- CHP'nin tamir ettirdiği camiler
Genç Cumhuriyet asla cami düşmalığı yapmamıştır. Tam tersine Atatürk döneminde Cumhuriyet hükümetleri,gerektiğinde cami inşa ettirmiş, gerektiğinde camilerin bakımını yaptırmış, gerektiğinde de kullanılmayan bazı kiliseleri de camiye dönüştürmüştür.
Şimdi ise gelelim CHP'nin onarttığı camilerin listesine.. Bu liste Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'nden alınmıştır.

- 26 Mart 1923'te Hamidiye Camii'nin tamir ve tefrişatının umum evkaf malından yaptırılması" istenmiştir. (BCA, Sayı: 14005, Fon Kodu: 51..0.0.0, Yer No: 2.12..6..)

-12 Şubat 1924 tarihli bir belgeye göre, "Turgutlu'da tamiratı devam eden Pazar Camii için 1500 Türk Lirası gönderildiği" belirtilmiştir. (BCA, Sayı: 14005, Fon Kodu: 51..0.0.0, Yer No: 13.109..4.)
- 25 Temmuz 1925 tarihli bir belgede "Bitlis Camiinin tefrişi için 3000 liranın gönderildiği" belirtilmiştir. (BCA, Sayı:14005, Dosya: 22911, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 192.313..11.)

- 7 Aralık 1925'te Niğde’nin Fertek Köyü’ndeki bir kilisenin camiye çevrilmesine karar verilmiştir.

- 28 Eylül 1930 tarihli bir belgeye göre, "Fırtınadan hasara uğrayan camilerin tamiri için Edirne Vakıflar Müdürlüğü'ne 11 000 lira tahsisat gönderildiği" belirtilmiştir. (BCA, Sayı:790, Dosya: 22939, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 192.314..20.)

-9 Aralık 1931 tarihli bir kararla, "İstanbul Eyüp Camii kurşun ve sıva tamiratının emaneten yaptırılması" istenmiştir. (BCA, Sayı: 11987, Dosya: 229-59, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 24.77..9..)

- 1 Mayıs 1932 tarihli bir kararla, "İstanbul Edirnekapı'daki Neslişah Camii'nin emanet usulüyle tamir ettirilmesi" istenmiştir. (BCA, Sayı: 12791, Dosya: 229-63, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 28.36..8.)

- 17 Eylül 1933 tarihli bir kararla, "Babaeski'deki Cedit Ali Paşa Camii ile Manisa'daki Muradiye Camiinin tamiri" istenmiştir. (BCA, Sayı: 14960, Dosya: 229-68, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 39.64..19.)

- 18 Mart 1933'de "Edirne’deki üç şerefeli camiinin sıva tamirinin yapılması" istenmiştir.[9] - 26 Mayıs 1937 tarihinde "Ankara'daki tarihi eser niteliğindeki camilerin tespit edilerek tamirlerine başlanıldığı" belirtilmiştir. (BCA, Sayı:73362, Dosya: 25919, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 213.447..3.)

- 27 Ekim 1937 tarihli bir kararla, "Kiğı'da tamiri mümkün olmayan Bültenbey Camii'nin yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yeni bir cami yaptırılacağı" belirtilmiştir. (BCA, Sayı: 5016, Dosya: 22966, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 192.316..10.)

- 13 Ağustos 1937 tarihinde tamir ettirilen camilerin tekniğe uygun yapılıp yapılmadığının tespiti için kurulan komisyon ve bu komisyonun vermiş olduğu rapordan" söz edilmiştir. (BCA, Sayı:73362, Dosya: 25922, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 213.447..6.)

- 14 Temmuz 1938 tarihli bir kararla "Üsküdar'daki Şemsi Paşa Camii tamiratının emaneten yaptırılması" istenmiştir. (BCA, Sayı: 92582, Dosya: 229-113, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 84.65..17.)

- 14 Temmuz 1938 tarihli bir kararla "Havsa'daki Sokullu Mehmetpaşa Camii tamiratının emaneten yaptırılması" istenmiştir. (BCA, Sayı: 92492, Dosya: 229-156, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 84.65..8.)

- 14 Temmuz 1938 tarihli bir kararla "Kadırga'daki Sokullu Camii'nin tamiratının emaneten yaptırılması" istenmiştir.(BCA, Sayı: 92352, Dosya: 229-155, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 84.64..14.)

- 16 Mayıs 1938 tarihli bir kararla "İstanbul'daki Haseki, Mahmutpaşa ve Mihrimah camileriyle etrafındaki binaların ne şekilde tamir edileceklerine dair üç adet rapor hazırlanması" istenmiştir. (BCA, Sayı:73362, Dosya: 25922,Fon Kodu: 30..10.0.0,Yer No: 213.447..6.)

- 6 Mart 1939 tarihli bir kararla, "Malatya'daki Hacı Ömer Camii tadilat ve inşaatı için gelecek yıla geçici taahhüde girişilmesine izin verilmesi" istenmiştir. (BCA, Sayı: 105102, Dosya: 229-158, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 86.19..4.)

- 25 Mart 1939 tarihli bir kararla "Konya'daki İplikçi Camii restorasyon işi için gelecek yıla geçici taahhüde girişilmesi" istenmiştir. (BCA, Sayı: 106382, Dosya: 229-159, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 86.25..12.)

- 30 Mart 1939 tarihli bir kararla, "Kars'ın Sarıkamış İlçesi'nde yaptırılacak cami inşaatı için gelecek yıla geçici taahhüde girişilmesi" istenmiştir. (BCA, Sayı: 106692, Dosya: 229-160, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 86.27..3.)

- 9 Mart 1940 tarihli bir kararla,"İstanbul'daki Şemsipaşa ve Azatkapı Camilerinin onarımının devamı için 5000'er lira daha sarfına" izin verilmiştir. (BCA, Sayı: 130012, Dosya, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer No: 90.22..3.)

- 21 Ağustos 1944 tarihli bir kararla "Milli Saraylardan Divriği'deki Ulu Camiye korunması için konulan kıymetli eşya Caminin kubbeleri aktığı için korunamayacağından süratle Caminin tamiratının yapılması" istenmiştir. (BCA, Sayı:6061, Dosya: 25945, Fon Kodu: 30..10.0.0, Yer No: 213.448..18.)

Ve şimdi de 11 Nisan 1941 tarihinde İktisadi Yürüyüş adlı derginin paylaştığı listelere bakalım.
   
Yukarıdaki iki resimde okunamayan yazılar aşağıdaki listelerde verilmiştir.
 

     
Not: Yazının tamamında Sinan Meydan'ın yeni kitabı El Cevap'tan yararlanılmıştır, bazı bölümlere tarafımca eklemeler yapılmıştır.
 
Etiketler: CHP, cami, İsmet İnönü, Mehmet Şevket Eygi, Atatürk     Okunma sayısı:  


 
Bugün 47 ziyaretçi Kemalist-Yol'daydı.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol